Tasavvufta Tamah Nedir? Hırsın İnce Kıyısında Cesur Bir Eleştiri
Açık konuşayım: “Biraz daha” arzusunu sadece banka hesabında değil, maneviyatta da görüyorum. İbadette seviye atlama, takipçide artış, “daha çok fayda” söylemi… Peki tasavvufta tamah tam olarak nedir ve neden bu kadar tehlikeli? Üstelik, tamahı kınarken aynı anda “manevî başarı” biriktirmeye çalışıyorsak, orada nasıl bir çelişki doğuyor? Bu yazı, konfor cümlelerinin arkasına saklanmadan, tamahın gri bölgelerini cesurca didiklemeye çağrı.
Tamah: İstek Değil, İştahın Taşkınlığı
Tasavvufta tamah, ihtiyaçla sınırlandırılmamış, doymak bilmeyen mülk, mevki, övgü ve hatta sevap iştahıdır. Yalnızca paraya değil; şöhrete, görünürlüğe, başkalarının onayına da uzanır. Kanaatin “yeter” dediği yerde tamah, “bir tık daha” der ve o “tık” hiçbir zaman bitmez. İşin püf noktası: Tamah, dışarıdan çoğu zaman erdem gibi görünür—fayda, hizmet, gayret… Oysa içeride niyet, kıtlık korkusuyla şişmiş bir benlik beklentisidir.
Nefs, Hırs, Kanaat Üçgeni
Nefs: Sürekli kazanmayı fısıldar.
Hırs: O fısıltıyı stratejiye dönüştürür.
Kanaat: İhtiyacı tayin eder, sınırı çizer, şükrü merkezler.
Tamah, bu üçgende kanaatin sınır tellerini kesen gizli makastır.
Zayıf Yönler ve Tartışmalı Noktalar
1) “Manevî Tamah”ın Görünmezliği
Maddî iştahı fark etmek kolay. Peki ya manevî puan toplama hâli? Daha çok zikir, daha uzun oruç, daha gösterişli hizmet… İbadetin özünü güçlendiren bu pratikler, gösteri ve kıyasla beslendiğinde tamaha dönüşür. “Ben daha çok çabalıyorum” iç sesi, riya kılığına girmiş bir tamah işaretidir.
2) Kanaati Yanlış Okuma Riski
Bazı çevrelerde tamah eleştirisi, adalet talebinin bastırılması için kullanılır: “İdare et, kanaat et.” Bu söylem, haksız düzenleri koruyabilir. Tasavvufun özü zulme rıza değil; adaletin kalpten davranışa taşınmasıdır. Kanaat, hak aramanın değil, israfın ve övünmenin panzehiridir. Bu ayrım kaçırıldığında tamah karşıtı dil, pasifizme dönüşür.
3) Sınıf ve Cinsiyet Boyutu
Tamah söylemi, kimi zaman yukarıdan aşağıya öğütlenir: Çokça güç ve imkân sahibi olanlar “kanaat edin” derken, kendileri birikimlerini meşrulaştırabilir. Aynı şekilde, kadınların harcaması “tamah” diye damgalanırken, erkeklerin prestij yatırımları “aile onuru” sayılabilir. Tamahın eleştirisi eşit ve tutarlı uygulanmadığında, ahlâk dili ikiyüzlü görünür.
4) Maneviyat-Sermaye Çatışması
Manevî kurumlar veya “kişisel gelişim” piyasası; bağış, kurs, yayın, seminer üzerinden ekonomik döngüler kurar. Sorun şu: Faydalı olanla fırsatçılık arasındaki çizgi nerededir? Tamah, burada çoğu zaman kolektif bir forma bürünür; “daha çok proje, daha çok kampanya, daha çok görünürlük.” Amaçlar şeffaf, ölçütler adil değilse, “hizmet tamahı” doğar.
Modern Maskeler: Dijital Dünyada Tamah
Beğeni ve Görünürlük Tamahı: “Niyet Allah rızası” cümlesi, analitik panellerdeki eğrileri izlerken eriyorsa, sinyal açıktır.
Üretkenlik Tamahı: Daha çok içerik, daha çok platform, daha çok hedef… Verimlilik putu, kalbi aceleci ve yüzeysel kılar.
Anlam Tamahı: Her deneyimi “dönüştürücü” kılma ısrarı, sıradanın lütfunu öldürür; sükûnun öğretisini kaçırırız.
Provokatif Sorular: Tartışmayı Aç
İyilik yaparken “görünmez olamama” arzum tamah değil mi?
“Kanaat edin” öğüdü, eşitsizliği makyajlamak için mi, yoksa israfı kısmak için mi söyleniyor?
Manevî kurumların büyüme iştahı hizmet mi, yoksa kurumsal tamah mı?
Zor koşullarda “daha fazlası”na bakmak hırs mı, hayatta kalma stratejisi mi? Nerede çizgi çekilir?
Tamahı Tanımak İçin Eleştirel Lens
Niyet ve Şeffaflık Testi
Bir adımı atarken şu iki soruyu sorun:
1. Niyetim tanıklığa dayanır mı? (Kendime ve en yakın arkadaşıma açıklayabildiğim kadar temiz mi?)
2. Şeffaf olsam utanır mıyım? (Rakamlar, ilişkiler, çıkarlar açıklandığında savunabilir miyim?)
Ölçülü Hedef, Derin Eylem
Tamah genişlik ister; kanaat derinlik. Az şeyi derin yapmak, çok şeyi yüzeysel yapmaktan daha dönüştürücüdür. Tasavvufun “az ama öz” ısrarı, burada çağdaş bir zihinsel hijyene dönüşür.
Paylaşımın Sınavı
Tamahın panzehirlerinden biri paylaşmadır. Paylaşma niyeti, eşitlik ve adalet duygusuyla buluşmadıkça “sadaka estetiği”ne sapar. Güç ilişkisini büyüten bir iyilik, kibir üretir. Tamah, bazen verdiğimiz şeyin üstten verilişinde saklıdır.
“İhtiyaç—İstek—İtibar” Matrisini Deneyin
İhtiyaç: Sağlık, güvenlik, anlamlı üretim.
İstek: Konforu artıran ama onsuz da yaşanabilir olanlar.
İtibar: Başkalarının gözündeki yerimizi yükseltmeye yarayanlar.
Tamah çoğu zaman itibar sütununda birikir; istekleri ihtiyaç gibi, itibarı hakikat gibi gösterir. Matrise bakıp her hamleyi yeniden sınıflandırmak, pratik bir muhasebe sağlar.
Sonuç: Tamahı Kınamak Yetmez, Yapısını Çözmek Gerek
“Tamah kötüdür” demek kolay. Zor olan, tamahın yerel dilini çözmektir: Kimi yerde proje, kimi yerde ibadet, kimi yerde itibar… Tasavvufun çağımıza bıraktığı güçlü teklif şudur: Niyetin mimarı ol, sınırın sahibi ol, şükrün tanığı ol. Çünkü tamah, çoğu zaman dışarıda değil; niyet mimarisinde başlar. Sınırı bilinçle çizen, şükrü derinleştiren, paylaşıma hakkaniyet katan bir dil kurabildiğimiz ölçüde, hırsın ince kıyısından sağ salim geçebiliriz.
Ve belki de asıl soru şu: Daha fazlası mı bizi özgür kılar, yoksa yerinde olanı büyütme cesareti mi?